Türkiye’nin en önemli kurumlarının başında gelen ve bünyesinde on binlerce avukatın yer aldığı Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) Başkanı Avukat Erinç Sağkan 3 Şubat Pazartesi günü Yalova’daydı. Yalova Adliyesi Ek Hizmet Binası’ndaki Yalova Barosu’na ait “Baro Kütüphanesi, Baro Çalışma Odası ve Baro Sekreterliği”nin ait 3 odanın açılış törenine katılan Başkan Sağkan, Yalova Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulunmuştu. İlk olarak İstanbul Barosu’nda yeniden seçim kararı alınması, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ı tutuklanması ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ifade vermesi konuları hakkında ülke gündemini değerlendirerek yargı bağımsızlığı konusunu ele alan Başkan Sağkan son olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen 5 teğmen ile ilgili süreci anlatarak düşüncelerini kamuoyuyla paylaştı.
TSK’dan ihraç edilen 5 teğmenin Milli Savunma Bakanlığı bünyesindeki Yüksek Disiplin Kurulu'nda savunmaları yapan Başkan Sağkan, süreçle alakalı bilgi verdi ve itiraz hakkının saklı bulunduğuna dikkat çekti.
TSK’daki ihracı gerçekleştirilen 5 teğmenin savunmalarını Yüksek Disiplin Kurulu'nda yaptıklarının bilgisini veren Başkan Sağkan, “Gerçekten çok güçlü bir avukat ekibi vardı orada, hatta asker kökenli arkadaşlarımızın da olduğu, mevzuata son derece hakim meslektaşlarımız vardı. Ben de onlarla birlikte o savunmalara katıldım ve bu sürece dahil oldum. Bu, hem benim için hem de Teğmenlere için önemli bir mücadeleydi” dedi. Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki Atatürkçü subayların varlığının ülkede yaşayan bir yurttaş olarak kendisi için de büyük bir güvence kaynağı olduğunu belirten Başkan Sağkan, “Bu güvence, aynı zamanda Atatürk’e olan vefa borcum gibi çok önemli gerekçelerle, Teğmenlerin savunmasında yer almak, bu savunmalara katkı sağlamak, bana bir görev gibi geldi. Bu görevimi yerine getirmek için elimden geleni yaptım ve yapmaya çalıştım. Çünkü, Atatürkçü subayların varlığı, sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değil, aynı zamanda Cumhuriyet’in teminatıdır. Elbette, bu tür yargısal ve siyasi mücadeleler uzun ve bazen çok zorlu süreçlerdir. Bu mücadelelerde insanlar bazen yalnız kalabiliyorlar, hatta çoğu zaman yalnız kalabiliyorlar. Ama benim temel hedefim, o beş Teğmenlerin aslında yalnız olmadıklarını, onların yanında Türkiye Barolar Birliği gibi Türkiye'nin en önemli hukuk kurumlarından birinin bulunduğunu ve onları savunmak için ciddi bir hukuki çaba sarf ettiğimizi gösterebilmektir. Ve buna çok inanıyorum ki, biz bunu hissettirebildik. Hem onları yalnız bırakmadık, hem de kamuoyuna bu konudaki duruşumuzu en net şekilde gösterdik” şeklinde konuştu.
Konuşulan sorunların temelinde hep aynı mesele olduğuna dikkat çeken Başkan Sağkan, “Siyasetin bir şekilde, hukuki süreçlere müdahale etmesi. Bu, aslında bütün meselenin özüdür. Eğer bakacak olursak, Beş Teğmen bugün ne ile itham edildiler? Hangi gerekçelerle Türk Silahlı Kuvvetleri'nden uzaklaştırıldılar? Kamuoyunda, bu subayların Türk Silahlı Kuvvetleri'nin itibarını zedelediği yönünde büyük bir algı yaratıldı. Ancak durumun tam tersi olduğunu görmek çok önemli. Oysa ki, o subayların yaptıkları, tam tersine Türk Silahlı Kuvvetleri’ne duyulan güveni pekiştiren, oradaki yemin töreninin onurunu artıran hareketlerdi. Bir örnekle açıklamak gerekirse, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir yemin töreninde, 30 Ağustos'ta yapılan resmi törenin sonrasında, devlet protokolü alandan ayrıldıktan sonra, o beş Teğmen, yanlarındaki arkadaşlarıyla ve aileleriyle, vermiş oldukları uzun sürenin emeği ve onurlu bir anı paylaşıyorlardı. O anı Mustafa Kemal Atatürk'e, Cumhuriyet’e ve Cumhuriyetin kurucu değerlerine olan bağlılıklarını ifade ederek yaşıyorlardı. Bu ifadeler, hiç kuşkusuz, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarını zedelemek bir kenara, aksine Türk Silahlı Kuvvetleri'ne duyulan güveni artıran ve bu kurumun değerlerine sahip çıkıldığını gösteren çok güçlü mesajlardı” ifadelerini kullandı.
Süreç boyunca kamuoyuna ciddi tartışmalar yaşandığını, Atatürkçü subayların Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihracı ve sonrasında alınan kararların Türk Silahlı Kuvvetleri'nin itibarını zedelediğini açıkça ortaya koyduğunu söyleyen Başkan Sağkan, “Bu durum, sadece hukuki değil, toplumsal bir sorun halini almıştır. Bu süreç bir yargı süreci, evet. Ancak henüz gerekçeli kararı görmedik. Biz, idari yargıda da bu sürecin mücadelesini devam ettiriyoruz. Ancak aldığımız bilgiye göre, karar oy çokluğuyla çıkmış. Bunu duyduğumuzda, bu yanlıştan idare mahkemesi kararıyla dönüleceğini umuyorum. Bu konuda hala umutluyum ve hukukun eninde sonunda işleyeceğine inanıyorum. Son günlerde pek çok yerden çok sayıda vicdani ve oldukça makul talepler geldi. "Ayrılsınlar, gelsinler, bizde çalışsınlar" gibi talepler duyuyoruz. Bu talepler aslında insanî açıdan çok doğru ve anlaşılır. Fakat benim şahsi görüşüm, o beş Teğmen’in yeri Türk Silahlı Kuvvetleri'ndedir. O subaylar, üniformalarını tekrar giyip orada olmalılar. Onların, kendi kurumlarında, kendi görevlerinde yer alması gerektiğine inanıyorum. Bu, sadece hukuki değil, aynı zamanda ahlaki bir sorumluluktur” dedi.
Konunun Türk Silahlı Kuvvetlerine duyulan güvenle doğrudan ilişkili olduğuna dikkat çeken Başkan Sağkan, “Türk Silahlı Kuvvetleri, şu ana kadar hiç bu kadar büyük bir tartışmaya açılmamıştı. Verilen karar tamamen hukuka aykırı ve çok büyük bir yanlış olarak değerlendiriyorum. Fakat ben hala inanıyorum ki, vicdan ve hukuk işlediği sürece, bu yanlıştan dönecek bir karar çıkacaktır. Bu karar, sadece Teğmenler için değil, aynı zamanda onlarla birlikte ihraç edilen üç subay için de iadeyi itibar anlamına gelecektir. Hukuk, doğruyu bir şekilde ortaya koyacak ve bu subayların görevlerine iade edilmesini sağlayacaktır. Ben, bu mücadeleye devam edeceğim. Bu, sadece o beş Teğmenler için değil, aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri'ne duyulan güvenin, adaletin ve hukuk devleti ilkesinin korunması için de önemlidir. Bu sürecin sonu, sonunda doğru kararın verilmesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve Cumhuriyet’in daha da güçlenmesiyle sonuçlanacaktır” diyerek açıklamalarına son verdi.
Yalovanedio.com Haber Ajansı
Facebook Yorumları
Disqus Yorumları