Yalova İl Müftüsü İlyas Yılmaztürk ile Ramazan Ayı boyunca yapacağımız “Ramazan Sohbetleri” serimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. İl Müftüsü İlyas Yılmaztürk ile birlikte yaptığımız son görüşmede ise vatandaşlarımızın en fazla merak ettiği meselelerden “Filtre, Zekat ve “Fidye”yi konu aldık. İl Müftüsü Yılmaztürk, Yalova Gazetesi aracılığı ile vatandaşlarımızı bilgilendirdi.
Ramazan Ayı’nın tüm İslam alemine hayırlı olmasını dileyerek konuşmasına başlayan İl Müftüsü Yılmaztürk, “Bizim maddi ibadetlerimiz olduğu gibi bedeni ibadetlerimiz de vardır. Oruç ibadeti, bedeni bir ibadettir. Ama mali ibadetler de vardır; fitre, zekat ve hac gibi ibadetler mali ibadetlerdir. Haccın bedeni kısmı da vardır. Hac, hem bedeni hem mali bir ibadettir. Fakat fitre ve zekat, doğrudan mali ibadetlerdir. Ramazan ayı münasebetiyle fitre verilir. Fitre, Ramazan'a mahsus bir ibadettir. İftarla bağlantılıdır. Dolayısıyla fitre, asıl ismiyle fıtır sadakasıdır. Ramazan'a kavuşan her bir insan, yaşına bakılmaksızın, başının sadakası olarak fitresini verir. Eğer kişi çocuksa, ergenlik çağına gelmemiş ve mali imkânlara sahip değilse, ebeveynleri tarafından fitresi verilmelidir. Ancak kişi kendi mali imkânlarına kavuştuğunda, kendi fitresini kendisi vermelidir. Şunu da belirtmek gerekir: Başkası da başkasının fitresini verebilir, bunda bir mahsur yoktur. Yani büyüyünce de verilebilir” dedi.
Fitre’nin amacı hakkında bilgi veren İl Müftüsü Yılmaztürk, “Fitre, başımızın sadakasıdır. Asıl fitreden kasıt, sabahlı ve akşamlı bir fakiri doyurmaktır. Bu iki öğün, eski zamanlarda insanların genellikle günde iki öğün yemek yediği döneme dayanır. Bugün fazla yemek yemenin bünyede oluşturduğu zararları biliyoruz. Eskiden insanlar açlık nedeniyle hastalanırlarken, günümüzde fazla yemek yemenin insanları hasta ettiğini görüyoruz. Bu nedenle, fitreyi hesap ederken, bu iki öğün esas alınır. Fazla yemek yemenin, insanın sağlığına zarar verdiğini unutmamalıyız. Herkes kendi durumuna göre fitre verir. Bunun bir tabanı vardır. Bu taban, her yıl Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlenir. Bu yıl belirlenen fitre tabanı 180 TL'dir. Bu, en asgari tutardır. Yani herkes, kendi durumuna göre fitresini verir. Kişinin, günlük olarak yediği yemeğin maliyetine göre fitre miktarı değişir. Eğer kişi günde 1.000 TL'lik yemek yiyorsa, fitresini 1.000 TL olarak vermelidir. Eğer günde 500 TL'lik yemek yiyorsa, fitresini 500 TL olarak vermelidir. Bu konuda insanları bilgilendirmemiz önemlidir. Camilerde vaazlarımızda bu konuları anlatıyoruz. 180 TL'ye takılmamak gerekir. 180 TL, en düşük miktardır, adeta ekmek ve çorba fiyatıdır. Bu hesaba göre, bir lokantada 180 TL'ye doyamazken, evde yapılacak yemekle bir kişi rahatça doyurulabilir. Dolayısıyla, fitre verirken cimri olmamak gerekir. Bir günün sadakasını veriyoruz, sadece bir gün için, 365 günün bir tanesinin sadakasını veriyoruz. Bunun için cimrilik yapmamalıyız” şeklinde konuştu.
Fitre’nin Ramazan Ayı’na özel bir ibadet olduğunu belirten İl Müftüsü Yılmaztürk, “Ramazan'a giren kişiye bu vacip olur. Ramazan'a girmemiş bir kişiye vacip değildir. Ramazan ayında fitre verilmesi gerekmektedir. Ayrıca bir de fidye vardır. Fidye de, fitre gibi hesap edilir. Fidye, çeşitli sebeplerle oruç tutamayan kişilerin tutamadıkları her bir gün için fakirlere verdikleri sadakadır. Fidye, Ramazan ayı ile ilgilidir. Bu sene Ramazan 29 gündür. Ay takvimi ile güneş takvimi farklıdır. Ay takvimi 355 gündür, güneş takvimi ise 365 gündür. Bu yüzden her yıl 10 gün geriye doğru gelir. Eğer bir kişi hasta ise ve oruç tutamayacak kadar hastaysa, bu kişilerin her gün için fakire fidye vermeleri vaciptir. Eğer hasta iyileşirse, tutamadığı oruçları tekrar tutmak zorundadır. Ancak eğer hastalık kronikse ve kişi iyileşemeyecekse, o zaman oruçlarını telafi etmeye gerek yoktur. Allah Teâlâ, kimseye taşıyamayacağı yükü yüklemez. Bu, İslam'ın temel prensiplerinden biridir. Allah kimseyi yapamayacağı işlerden sorumlu tutmaz. Oruç, çok önemli bir ibadettir ve birçok fayda sağlar. Allah'a karşı borcumuzu, O'nun yarattığı diğer kullara yardım ederek ödemiş oluruz. Bu, İslam'ın özelliğidir. Allah Teâlâ, kullarından bir şey istemez. Allah, bizim ibadetlerimize ve kulluğumuza ihtiyaç duymaz. Bunlar, bizi eğitmek ve düzene sokmak amacıyla verilen görevlerdir” ifadelerini kullandı.
Merak edilen bir konu olan Zekat hakkında konuşan İl Müftüsü Yılmaztürk, “Zekat, Allah'ın bize verdiği rızıktan, Allah rızası için ihtiyaç sahiplerine vererek imtihanı geçmektir. Zekat vermek, belirli bir miktara ulaşan maldan yapılır. Bu miktar, 81 gram altına karşılık gelir. 81 gram altına ulaşan malın üzerinden bir yıl geçtikten sonra, %2,5'lik zekat oranı belirlenir. Bu oran, malın 40'ta biri kadardır. Zekat, fakirlerle paylaşılmalıdır ve bu, malın Allah'a ve kullara ait hakkıdır. Zekatın kelime anlamı "temizlenmektir." Zekat, maldaki başkalarının hakkını çıkartmak ve malı temizlemektir. Bu şekilde, malımız tertemiz olur. Zekat, yıl dönümünde verilmelidir. Yani, bir sene tamamlanınca zekat verilmesi farz olur. Zekatın Ramazan ile bir ilgisi yoktur, istediğiniz zaman verebilirsiniz. Zekat, İslam'ın beş temel şartından biridir. Bu şartlar doğru bir şekilde yerine getirilirse, toplumda sosyal adalet sağlanır ve fakirler, zenginlerin malına göz dikmek yerine dua ederler. Zenginlere "Allah sana daha çok versin" derler. Zekat sadece mali olarak bereket sağlamaz, sağlık, sıhhat ve toplumsal barış da getirir. Ayrıca, zekatını tam veremeyen kişiler huzursuzluk yaşar. Bu huzursuzluğun nedeni genellikle fark edilmez, ama insanlar, Allah'a ve başkalarına karşı görevlerini yerine getirdiklerinde manevi huzur bulurlar. Aksi takdirde, insan, yalnızca kendisini düşünmeye başlar, egosu artar ve egoist bir insan tipi ortaya çıkar. Allah, bizleri böyle bir duruma düşmekten sakındırsın” diyerek sözlerine son verdi.
Yalovanedio.com Haber Ajansı
https://www.yalovagazetesi.com/il-muftusu-yilmazturk-fitre-verirken-cimri-olmamak-gerekir